ESARET 557 – Hira, faytonda doğum yaptı
Her şeyin sonunda nihayet huzura erdiğini düşündükleri bir anda, kader Hira ve Orhun‘u unutulmaz bir sınavla karşı karşıya getiriyor. Doğayla iç içe kısa bir yürüyüş, zamanla yarışılan nefes kesici bir mücadeleye dönüşüyor—ve o mücadele, ormanın derinliklerinde bir faytonun içinde yankılanan bir bebek çığlığıyla son buluyor.
Huzurlu anların içindeki kırılgan mutluluk
Zorluklarla dolu bir geçmişin ardından Orhun ve Hira sonunda nadir bulunan bir mutluluk anına ulaşır. Afife, tehlikeli bir ameliyattan sonra iyileşip eve döner. Sadece bedeni değil, ruhu da iyileşmiştir; çünkü çevresindekilerin içten sevgisi ona yeniden yaşama gücü vermiştir. “Siz bana yeniden yaşama sebebi verdiniz,” derken gözyaşlarını tutamaz.
Sara, masum ve nazik haliyle rengarenk çiçekler getirir. Afife, gülümseyerek cevap verir: “Bu bahçenin en güzel çiçeği sensin.”
Bu huzurlu ortamda Orhun, küçük Sara‘ya fısıldar: “Büyükannen iyileşene kadar göl evinde kalacağız.” Sara bu fikre sevinir—fakat kimse bilmez ki, kader o göl evini yeni bir hayatın doğum yeri olarak seçmiştir.
Tatlı bir merak ve saklı kalan sırlar
Orhun, Hira’nın karnındaki bebeğin cinsiyetini öğrenmeye fazlasıyla heveslidir. Doktoru ikna etmeye çalışır, hatta Victor Hugo’nun nadir bir baskısı olan Sefiller kitabını teklif eder. Ancak doktor net bir şekilde reddeder: “Doğuma kadar beklemelisin. Bu, ikinizin ortak kararıydı.”
Pes etmeyen Orhun, gizlice ultrason görüntüsüne bakar ve cinsiyeti tahmin etmeye çalışır. Hira, bunu fark ettiğinde hem sitem eder hem de gülümser: “Seni hiç bu kadar sabırsız görmemiştim.”
Hatta Afife bile cinsiyeti açıklamayı reddeder; çünkü bu bir “aile kararıdır.” Sonunda Orhun, sadece tahmin yürütmekle yetinir. “Sanırım kız olacak,” diye fısıldar Hira‘ya, göl kenarında rüzgarın tatlı esintisi eşliğinde.
İsim hayalleri ve gelen ilk işaretler
O gece Hira, fısıldarcasına der ki: “Eğer kız olursa adını Güneş koyalım… Güneş gibi olsun. Peki ya erkek olursa?”
Orhun, düşüncelere dalar. Önceden hiç düşünmemiştir bunu. Ama sonra bir isim belirir zihninde: Rozgar. Umudu, yaşamı ve koruyuculuğu simgeleyen bir isim.
Ama ormanda yürümeye devam ederlerken, birden Hira’ya sancılar girer.
Hira durur.
Korku dolu gözlerle Orhun’a bakar: “Orhun… galiba bebek geliyor.”
Ormanın içinde zamanla yarış
Ne hastane vardır, ne doktor. Sadece Orhun, Hira ve durdurulmuş bir fayton. En yakın şehir çok uzaktadır ve sancılar artık dakikalarla ölçülecek kadar sıklaşmıştır.
Orhun, ceketini çıkarır, faytonun zeminine serer. “Korkma… buradayım… seni asla yalnız bırakmam.”
Hira, dişlerini sıkar, alnından terler süzülür, sancılar tüm bedenini titretir. Ama yalnız değildir. Orhun, elini sımsıkı tutar, gözleri endişeyle karışık kararlılıkla dolar: “Birlikte nefes al. Yapabilirsin, Hira.”
Orman susar.
Kuşlar ötmeyi bırakır. Rüzgar durur.
Ve sonra…
Bir bebek çığlığı, doğayı yırtarcasına yükselir
İlk çığlık yankılanır – güçlü, canlı ve sessizliği delen bir ses. Hira gözyaşlarına boğulur. Başardılar. Onlar bu anı aştılar. Orhun’un titreyen ellerinde küçücük bir beden… ama hayat dolu bir bebek.
“Bu… kız,” diye fısıldar Orhun, gözleri yaşlı. “Güneş…”
Hayalini kurdukları isim, artık gerçek bir varlığa ait.
Orhun, bebeği yumuşak bir örtüye sarar ve Hira’nın göğsüne bırakır. “Bu güçlü kız… dünyaya unutulmaz bir giriş yaptı.”
Doğanın kalbinde yeni bir başlangıç
Orada otururlar. Ormanın içinde, yaşlı ağaçların gölgesinde. Ne bir ameliyathane vardır ne de parlak ışıklar. Ama başka hiçbir yerde bulunamayacak bir şey vardır: Gerçek sevgi, içgüdüsel ebeveynlik ve yaşamın mucizesi.
Artık sadece iki kişi değil, üç kişilik bir aile olmuşlardır.
Yeni bir hayat başlamıştır—gözyaşlarıyla, terle ve kaderin sert rüzgarları arasında büyüyen büyük bir aşkla.
[YORUM BÖLÜMÜ]
👉 Tüm bölümü izlemek için bağlantı yorumlarda!
#Esaret557 #HiraVeOrhun #FaytondaDoğum #EsaretSpoiler #EsaretFragman